Alevilik neredeyse 16 asır öncesine dayanmaktadır. Alevi sözcüğünün
kökeni Ali-evi olarak çözümlenmektedir. Ali Bin Ebu Talib’in yolunu seçenler
anlamı taşımaktadır. Ali Bin Ebu Talib adından da anlaşılacağı üzere Ebu Talib’in
oğlu Ali anlamına gelmektedir. Yani ; Ebu Talib , Hazreti Muhammed’in amcası
olduğu için , Hazreti Ali’de Hazreti Muhammed’in amcasının oğlu konumundadır.
Aynı zamanda Hazreti Ali , Hazreti Muhammed’in kızı Fatıma Zehra ile evli
olduğu için de Hazreti Muhammed’in damadı olmaktadır.
Alevilik değişik bölgelere ve farklı zaman dilimlerine göre değişik
adlar almıştır. Bölgeden bölgeye inanış biçimleri arasında fark olsa da asıl
olan gerçek Ali’nin yolundan gidilmesidir. Alevilik her ne kadar mezhep olarak
geçse de önemli olan Aleviliğin altında yatan derin felsefedir. İran Şia’sında
Alevilik daha katı iken , Anadolu Aleviliğinde biraz daha yumuşatılmış bir
Alevilik inancı yaşatılmaktadır. Aynı zamanda Alevilik bölgelere göre ocaklara
ayrılmıştır. Ocaklar hangi önderin yolundan gitmişler ise o Önderin ismini
almışlardır. Örnek vermek gerekirse Tahtacı’lar, Hubyar’cılar, Baba Mansur’cular,
Kürt Alevilikleri gibi…
İran’da ki katı Alevilik’te (İmam Cafer Sadık) daha yoğun bir ibadet
anlayışı hakimken , Anadolu Aleviliğinde ibadetin içten gelen bir güzellik
olduğu inancı yaşanmaktadır. Caferi’ler 20 asır öncesinin acısını hissetmek
için zincir ile sırtlarını dövüp kan dökerken, Anadolu ve Arap Aleviliklerinde(Nusayri)
12 İmamlar için 12 oruç tutulmaktadır.
Hanefi, Sunni geleneklerine göre(günümüz) resmi nikah öncesinde imam
nikahı kıyılırken, Anadolu Aleviliğinde ‘Dede Nikahı’ kıyılmaktadır. Bu nikah
geleneğinde damada ve geline öğütler verilir, yol yordam gösterilir.
Alevilik inancına göre; kadınlar her zaman erkekler kadar eşit hatta
daha yüksek tutulmaktadır. Kadınlar istediklerini yapma özgürlüklerine
sahiptir. Aynı konu ise diğer mezheplerde daha katı olarak gözler önündedir.
Diğer mezheplere göre kadınlar küçük gösterilmektedir. Diğer mezhepler
kadınların, erkeklerin bir kaburga kemiğinden türetildiğine inanmaktadır.
Kadınlar diğer mezheplerin anlayışına göre Erkeklerinin birkaç adım
arkalarından gitmek zorundadır. Alevi kadınları kadar özgür değillerdir. Bu
yüzden istedikleri giyim kuşama sahip olamazlar.
Anadolu Aleviliğine göre camiye gitmeme gibi bir durum yoktur fakat
mezhebe göre bir zorlama olmadığı için gidip gitmemek kişinin özgür iradesine
kalmıştır. Anadolu Aleviliğinde ‘Cem’ geleneği süregelmiştir. Cem ibadetine
göre – eline,beline,diline - sahip olamayanlar bu ibadetin içerisine giremez. Cami’ye
abdest alabilen herkesin girebilmesi, Cem ibadetinde mümkün değildir. Cem
ibadetinde dualar edilir, ağıtlar yakılır, sazlar çalınır, semah dönülür ve 12
hizmet edilir.
Alevilik , Pollyanna’cılık üzerine kurulu bir sistematik felsefe içerisindedir.
Aleviliğin özünde şiddet, savaş, kan dökme gibi zalim adetleri bulunmamaktadır.
Diğer mezheplerde Cihad adı altında savaşlar süregelmiştir. Ne kadar 20 asır
öncesinde Aleviler bu savaşa sürüklenmiş olsalar da günümüz Aleviliğinde daha
arınmış bir felsefe yolu izlenmektedir.
Aleviler yüzyıllar boyu zulme uğramışlardır. Günümüz Aleviliğinde ise
hala katliamlar devam ederken , Alevinin yemeği yenmez,suyu içilmez, evinde
oturulmaz, kız verilmez gibi yanlış düşüncelerle yaşamak(işitmek) zorunda
kalmışlardır.
Günümüz Aleviğinde yaklaşık yüzde doksan dokuzluk kesim sağ partiler ile
bir ilişki içerisinde olmamıştır. Anadolu particilik sistemi bu zamana kadar
Yavuz Sultan Selim, Sultan Süleyman anlayışı ile yönetim şeklini benimsemişken,
Aleviler elbette ki kendi katliamlarını yöneten bu insanlar ile ilişki
içerisinde olmayacaktır.
Adı sıkça duyulan Alevi alimler arasında ;
·
Hasan Sabbah
·
Taptuk Emre
·
Yunus Emre
·
Hacı Bektaş-i Veli
·
Mevlana Celaleddin-i Rumi
·
Şemş-i Tebrizi
·
Sultan Veled
·
Hallac-ı Mansur
·
Seyyid Nesimi
·
Şeyh Bedrettin
·
Baba Haydar
·
Ahi Evran
·
Abdal Musa
·
Şah İsmail(Hatai)
·
Pir Sultan Abdal
Ve daha binlercesi örnek gösterilebilir…
0 yorum:
Yorum Gönder